23 Ocak 2021 Cumartesi

GÜNEŞ VE AY TUTULMASI:

Tutulma, Allah’ın kendisiyle kullarını korkuttuğu âyetlerden bir âyettir (işaret). Tıpkı diğer yaratılmış âyetler gibi Güneş ve Ay tutulmasında sünnet olan, insanların namaza koşmasıdır. Diğer âyetlere misal olarak depremleri, şiddetli karanlık ve rüzgârın, alışık olmadık şekilde esmesini verebiliriz. Hz. Peygamber’e tutulmanın mahiyeti sorulmuş, o da şöyle yanıt vermiştir: ‘’Allah bir şeye tecellî ettiğinde, o şey kendisine boyun eğer’’. Bize göre tecellî süreklidir. Güneş ve Ay’ın tutulmasının sebebi ‘’ilâhi bir tecellî’’den kaynaklı olup, sadece Peygamber ve Ârif’lerden öğrenilebilir.

GÜNEŞ TUTULMASI; Etrafındaki Ay’dan kaynaklanır. Ay’ın paralelinde bulunduğu ölçüde Güneş gözlerimizden silinir. Dolayısıyla güneşte görünen gölge, Ay’ın cismidir. Bazen ay güneşin bütününü perdeler. Bu durumda hava kararır ve sadece Ay’ın cismi görülür. Bu esnada Ay, Güneş ışınlarının kendisini gizleme ve göstermesiyle karşı karşıyadır.

 Güneş’in tutulması, ‘’AKLIN’’ tutulmasıdır. Çünkü Allah, aklı kendisinden aldıklarını öğrensin ve akletsin diye yarattı. Bu durumda ay konumundaki nefis, akıl ile en-nûr ismi yönünden bilgi aldığı Hakk’ın arasına girer. Akıl yeryüzünde bulduğu şeyin bilgisini Hakk’tan öğrenmek ister. Bunun üzerine nefis, akılla yeryüzünde bulduğu şeyin arasına arzularıyla girerek, yeryüzünde neyi yaratacağı hakkında artık Allah’a bakmaz. Yeryüzü, cisim âlemi demektir. Böylece akıl, hayvani ve şehvet kaynağı nefsin perdesiyle perdelenir. Bu ise Güneş’in tutulmasına benzer.

GÜNEŞ (AKIL) TUTULMASI: Varlık, NEFS’in perde olması ile Hakk’tan bilgi alamıyor.

AY TUTULMASI; Yeryüzünün gölgesinin Güneş ile Ay arasına girmesiyle gerçekleşir. Ay ışığı Güneş’ten kazanıldığı için, Îman ve keşif nûrunu Allah’tan almada ‘’nefs’’e benzemiştir. Nefs yetkinleşip karşılıklılık halindeyken (dolunay gecesi), tecellî doğru bir şekilde gerçekleştiğinde doğasına yönelebilir. Böylece doğasının karanlığı kendisinde ortaya çıkar. Bu karanlık, nefis ile Allah’tan gelen bilgi ve Îman nûru arasında bir perde haline gelir. Bu durum, yeryüzünün nefs mertebesindeki Ay ile Güneş’in ışığı arasına girmesine benzer. Nefs doğasına baktığı ölçüde ilâhi Îman nûrundan perdelenir. Nefs’in tutulma hali budur.

AY (NEFS) TUTULMASI: Varlığının perde olması ile Nefs ÎMAN nûru ile aydınlanamıyor. (Nefs aydınlanacak ki, tekâmül etsin)

Tutulmanın yeryüzünde ancak kendisinde meydana çıktığı mekânda bir etkisi olabilir. Tutulmanın kendisinde gerçekleştiği burca göre hadise gerçekleşir. Tutulmanın gözükmediği mekânlarda ise ortaya çıkan bir hükmü ve etkisi olmaz. Ay tutulması da etkisi bakımından böyledir. İnsanın zâhir ve bâtın ilişkisi de böyledir. Bazen tutulma amellerde gerçekleşir.

Tutulma nedeniyle kılınacak namaz (bâtınî yorumuyla) nefsin ve doğanın karanlığını kaldırmak için Hakk ile konuşmak ve Hakk’a yakarmak amacını taşır. Namaz;  ikişerli kılınan on rekât, sekiz rekât, altı rekât, dört rekât arasında serbesttir. Dileyen, Güneş açılıncaya kadar yakarış ve huşu içinde Allah’a dua eder. Güneş açıldığında ise Allah’a şükretmek için iki rekât namaz kılar. (İbnül Arabi Hz. Fütühat-ı Mekkiye)  

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için kısaca özetleyecek olursak:

Öncelikle her maddi varlık bir maneviyatı işaret için vücut bulmuştur.

Güneş Hakk’ı, Ay Nefs’i, Dünya ise kulun varlığını temsil eder.

Güneş tutulmasında Ay, Güneş ile Dünya arasına girer. Yani Nefsaniyet Hakk ile kulun varlığı arasına girerek perde oluşturur ve ilâhi bilgi akışı kesilir.  Bu akıl tutulmasıdır.

Ay tutulmasında ise Dünya Güneş ile Ay arasına girer. Yani kulun varlığı Hakk ile Nefs arasına girerek Hakkın îman nûrunun Nefs’i aydınlatmasına, böylece de tekâmülüne engel olur. Bu da nefsin tutulmasıdır.

Bu durum kulun amellerine yansır. Hakk’ın tecellîleri sürekli ve kesintisiz olmasına rağmen kul perdeli olduğu için Hakk’ın tecellîlerini hissedemez.

Tutulma dönemlerinde kılınması önerilen namaz, Hakk ile konuşma ve Hakk’a yakarma amacıyladır. Çünkü namaz Allah ile konuşmak için bir vesiledir.

Bu tutulmaların sadece görüldüğü bölgede etkili olmasının sebebi de tutulmanın bâtıni etkilerinin o kul ile sınırlı olmasındandır. Ancak zâhiri açıdan da olayın yaşandığı bölge etkilenir. Çünkü zâhiri olmayanın bâtını olmaz. Sadakallâhül Azim.