6 Nisan 2014 Pazar

HİDAYET

EL-HÂDİ;  ALLAH’IN İSİMLERİNDEN OLUP, VARLIKLARI PERÇEMLERİNDEN YAKALAYIP MUTLULUKLARININ OLDUĞU MAHALLE GÖTÜREN VE ONLARDAN HER BİRİNİ DOSDOĞRU YOL ÜZERE SEVK EDENDİR. BÖYLECE ALLAH VARLIKLARI KENDİSİ İÇİN YARATILDIKLARI KABİLİYETLERİNİN ULAŞACAĞI SON NOKTAYA ERDİRİR. BU İSMİN SIFATI HİDAYET’TİR.

‘’Hiçbir canlı yoktur ki, O onu perçeminden yakalamış olmasın. Şüphesiz RÂB’bim sırât-ı müstakîm, doğru yol üzeredir’’ Hûd sûresi-56
Zira Allah’ın her şeyi perçeminden tutarak sevk ettiği bu yol, bu şeyin bu yol ile Allah’a dönmesinden dolayı onun saadetinin yoludur. Allah da o şeyi bu yola sâlik/yolcu olması için yaratmıştır. Bu yüzden bu yol o şey için dosdoğru yol iken, o şeyden başka şeyler için çatallı bir yoldur. İşte bu HİDAYET’tir.

Bu çatallı yollardan biri saadet, diğeri ise Bedbahtlık olarak adlandırılır. Bu iki yol da Allah’a döner. Çünkü Allah bütün sâliklerin/yolcuların, yollarının sonudur. Bütün sâlikler/yolcular HİDAYET’e ermiştir ve onların kendi farklı yollarındaki yolculukları HİDAYET’tir. Çünkü seferlerin nihayeti Allah’tır. Allah’ta son bulmayan bir yol yoktur.  ‘’Şüphesiz ki, RÂB’binedir dönüş’’ Necm sûresi-42

Bütün yollar, üzerinde yürüyenler için dosdoğru yoldur ve bütün yollar Allah’a ulaştırır. Allah’a giden yollar da mahlukâtın/yaratılmışların nefesleri sayısıncadır.

ALLAH VARLIKLARI, KENDİ TARAFINDAN SEÇİLMİŞ BİR HEDEFE DOĞRU TEKÂMÜL ETTİRMEK İÇİN, MUTLÂK KUDRET SAHİBİ SIFATIYLA YÖNLENDİRMEKTE VE YÖNETMEKTEDİR.
SIRAT-I MUSTÂKİM/SIRÂTULLAH/ALLAH’A ULAŞTIRAN YOL’DUR.

SIRÂTULLAH SAİD’İDE(mutlu), ŞAKİ’YİDE(mutsuz) KAPSAR. ÇÜNKÜ ALLAH BÜTÜN İSİMLERİ KENDİNDE TOPLAR.

BİR DE SIRAT-I HAS VARDIR Kİ, HZ. PEYGAMBERİN YOLUDUR VE SADECE KENDİSİNE TAHSİS EDİLMİŞTİR.

‘’İşte bunlar bir RÂB’lerinden gelen hidayet üzeredirler ve bunlar kurtuluşa, felâha erenlerdir.’’  Bakara sûresi- 5
Yukarıdaki ayette geçen ‘’RAB’LERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER’’ sözü gereği ‘’HİDAYET’’ ‘’RÂB’’ ismi ile ilintilidir.
‘’FİRAVUN SORDU; SENİN RÂB’BİN KİMDİR YA MUSA, MUSA DEDİ Kİ; BİZİM RÂB’BİMİZ HERŞEYE YARADILIŞINI LÜTFEDEN, SONRA DA HİDAYETE ERDİRENDİR.’’ Ta-Ha sûresi- 49-50
RÂB ismi Allah’ın 99 esmasından bir isim olup; terbiye eden ve sabit anlamındadır.  Ruhlar aleminde ‘’ben sizin RÂB’biniz değil miyim? diye soran ve bizim BELİ/EVET dediğimiz bizim terbiye edicimiz olan ve ezelde kabul ettiğimiz İSMİMİZDİR. RÂB’LERİN RÂB’Bİ İSE/ALEMLERİN RÂB’Bİ OLAN ALLAH’TIR.
RÂB İSMİ ASLA DEĞİŞMEZ ve SABİTTİR.                                                                               ALLAH/İLÂH İSE İSİM VE SIFATLARLA ‘’O her an bir ş’en’dedir’’ Rahman sûresi- 29 ayeti gereği, her an değişmektedir. Çünkü Allah’ın tecellisinin tekrarı yoktur.

HİDAYET RÂB İSMİNİN TECELLİSİDİR.

Allah bir kuluna HİDAYET murât ettiği, yani kulunu ilmen bilmek derecesinden, ayn’el yani görerek bilmek derecesine yükseltmek istediği vakit, o kulun kalbine HİDAYET Nûr’u tecelli eder. O vakit kulun  Rûh’u İSA olur. ‘’GÖKTEN İSA İNDİ, MEHDİ TAMAM ETTİ ZUHÛR’’ denmesinin sebebi budur. Bu HİDAYET, BU RAHMAN CEZBESİ geldiği vakit Rûh vücuda hakim olup ne kadar yaramaz ahlak varsa(ki bu DECCAL’dir) katleder. Bunlar da gidince SIR ortaya çıkar; RÛH NEFS, NEFS DE RÛH OLUR.  ARİFLİK BUDUR.

MÜRŞİD MÜRİDİNİ İRŞAD ETMEYE KULAĞINDAN HAMİLE BIRAKARAK BAŞLAR. EĞER MÜRŞİDİN İRŞAD TOHUMU, MÜRİDİN MUHABBET YUMURTASI İLE, GÖNÜL RAHMİNDE BİRLEŞİRSE ONDAN VELED-İ KALP/ KALP ÇOCUĞU HASIL OLUR. BU VELEDİ KALP, İBADETLE BESLENMEZSE ÖLÜR.

Yukarıda bahsi geçen, MEHDİ veya VELED-İ KALP, Hz. Meryem’in doğurduğu İSA’dır.
CEBRAİL AKLI VE DİRİLİĞİ TEMSİL EDER. HZ. MERYEM’İN CEBRAİL’İN ÜFLEMESİYLE HAMİLE KALIŞI, NEFSİNİN RÛH OLMASI DEMEKTİR .                                ‘’Allah Meryem’e kendisine yapılan hakaretlere susmasını emreder’’ Meryem sûresi- 26            Meryem susar. Hakaretler artar. Meryem susmaya devam eder. 
NE ZAMAN NEFS SUSARSA, O ZAMAN RÛH KONUŞUR. 
Meryem’in kucağındaki çocuk; 
'’Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitabı verdi ve beni Nebi yaptı’’ diye bağırır. Meryem sûresi-30

İŞTE SUSAN NEFS(Meryem) VE KONUŞAN RÛH(İsa) OLAN Hz. MUHAMMED(s.a.v) TAİF’TE TAŞLANDIĞINDA, MERYEM YANİ NEFSİ İLE RAZI OLMUŞ VE RÛHULLAH OLAN VÜCUDUYLA KENDİNE KÖTÜ MUAMELE EDENLERE HAYIR DUA ETMİŞTİR.
İSA’NIN MUCİZESİ ÖLÜYÜ DİRİLTMEKTİ. YANİ ÖLÜ GİBİ OLAN GÖNÜLLERİ, NEFSANİ ARZULARDAN KURTARIP, RÛH İLE DİRİLTMESİDİR.

ANLAŞILACAĞI GİBİ HZ. MERYEM, HZ. MUHAMMED'İN SAFİYE MAKAMINDAKİ NEFS’İNİ, HZ. İSA İSE RÛH’UNU TEMSİL EDER.
HZ. PEYGAMBER BİR HİDAYET NÛR’UDUR. VAZİFESİ İRŞAD VE YOL GÖSTERMEKTİR.
ALLAH İSE HİDAYETE ERDİRENDİR.

Bu aynı bir kişinin bir kimseye aradığı yolu tarif etmesi diğerinin ise o kişiyi elinden tutup gitmesi gereken yere götürmesi gibidir. O kişi gitmesi gereken yol zaten evvelinde belirlenmiş olup, ona düşen sadece çabadır. Hoş çabayı da veren Allah’tır.

HZ. MEVLANA’NIN DEDİĞİ GİBİ; SATRANÇ OYUNUNDA OYUNUN KURALLARI BELLİDİR, OYUNCULAR BELLİDİR, OYUNUN SONU DA BELLİDİR, BİZE DÜŞEN OYUNDAN ZEVK ALMAKTIR. BU DA MARİFETTİR. YANİ ALLAH’I ZEVK YOLUYLA BİLMEKTİR.

ALLAH NASİP ETSİN. AMİN.