HİLÂL:
Sözlükte “yüksek
sesle haykırmak; ortaya çıkmak, parlamak; sevinmek” anlamlarına
gelen ve hell kökünden türeyen ‘’hilâl’’, ayın kavuşum öncesi ve
sonrasında yeryüzünden uçları sivri ince bir yay gibi görünen şeklinin adıdır.
Sözlük
anlamına bağlı olarak özellikle kavuşum durumundan sonra Ay’ı ilk defa
görenlerin onu haber vermek için sevinçle haykırmaları sebebiyle Ay’ın ilk
görülen şekline hilâl denildiği kaydedilmektedir. Nitekim hilâl ilk
görüldüğünde tekbir almaya ihlâl,
yüksek sesle kelime-i tevhidi söylemeye tehlîl,
yeni doğan çocuğun hayat belirtisi olarak çığlık atmasına istihlâl denir. Her kamerî ayın başında kavuşum
durumunun ardından incecik bir kavis şeklinde ilk defa görülen yeni aya
bir-üç gecelik iken hilâl denildiği gibi her Ay’ın sonunda kavuşum
durumundan önceki son iki gecedeki Ay’a da bu ad verilir. Bunların dışında
kalan diğer gecelerde Ay’a kamer, kavuşum esnasında yeryüzünden görülemeyen
durumuna da muhak
denilir.
Vurulup,
tertemiz alnından, uzanmış yatıyor.
Bir
hilâl uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor. (Mehmet Akif Ersoy)
İstiklâl
Marşımızda kullanılan ve bayrağımızda yer alan hilâl Türk Milleti için önemli
bir semboldür. Hilâl demek istiklâl demektir. “Nazlı hilâl” ve
“Şanlı hilâl” şeklinde İstiklâl Marşımızda geçen ve bayrağımızda yer
alan hilâlin temsil ettiği mana iyi anlaşılmalıdır. İstiklâl Marşı’nın kabul ediliş günü de
yazılış günü de hesaplarıma göre hilâl gününe rastlar.
“Hilâl, baş ve sondur.’’ Hicri takvimde aylar doğuş hilâliyle
başlar, batış hilâliyle sona erer. Ayın ilk ve son üç günü hilâldir. On kıta
olan İstiklal Marşımızın başlangıcında da sonunda da hilâl vardır. Türk
tarihinde önemli bir semboldür.
Allah, Lâle ve Hilâl’in ebced hesabında
değeri 66’dır.
Hilâl bu yönüyle tasavvufta ve edebiyatımızda Lâle gibi vahdeti, Allah’ın
birliğini hatırlatır. Hilâli anlamayan dini, bağımsızlığı ve vatanı anlayamaz. Ayın
ilk günlerindeki doğuş hilâlinin ve son günlerindeki batış hilâlinin bakış yönleri
de önemlidir. Sola doğru baktığında bu umut ve doğuş hilâlidir. Sağa doğru
baktığında ise batış hilâlidir. Hilâl gökyüzünde hiçbir zaman eksik olmaz.
Batmasının ardından yeniden doğar. Hilâlin, ilâhi ve ilham veren böyle bir yönü
var.
Ayın ilk üç
günü görülen hilâlin ayın sonunda da hilâl olacağı bellidir. Kıyamete kadar da
bu hilâl devam edecektir. Hilâl
bir semboldür ama duygu ve düşüncelerimizi dirilten ve
geliştiren sembollerdir. Sembollerle düşünerek duygu ve düşüncelerimizi
güçlendirebiliriz. Dünya var oldukça doğudan batıya, kuzeyden güneye gökyüzünde
her tarafta bir hilâl vardır. Dünyanın neresinden bakarsanız bakın, yeryüzün
her tarafında hilâli görebilirsiniz. Hilâlin kıyamete kadar var olacağına bir
şüphe yoktur.
Hilâl,
Arapça kökenli bir kelimedir. İslâmiyet’te ayın değişik hareketleri ibâdetlerin
başlangıcı ve bitişi olarak görülür ve farklı mânâlarda ifâde edilir.
Hadislerde hilâl, daha çok oruç ve hac zamanının tespitiyle ilgili olarak
geçmektedir.
Nitekim Hz. Peygamber, “Yüce
Allah hilâlleri insanlar için vakit ölçüleri kıldı. 0 halde hilâli görünce
oruca başlayın, onu tekrar görünce iftar edin” demiştir.
Kamerî ayların
ölçü alındığı bu tür ibâdet ve muamelelerin zaman veya sürelerinin isâbetle
tayin edilebilmesi, kamerî ayların başlangıçlarının doğru olarak belirlenmesine
bağlı olduğundan hilâlin görülmesi İslâmî gelenekte öteden beri önemli bir yere
sahip olmuştur.
Ayın evreleri içinde dolunay güzellik
ve parlaklık, hilâl ise bunlarla birlikte yenilik, doğum ve taze hayat simgesi
kabul edilir. Ay
tarihte pek çok toplum tarafından tanrı sayılmış ve ayla ilgili birçok mit
oluşturulmuştur. Türk mitolojisinde de bu türün örnekleri oldukça fazladır.
Hilâl mutluluk, sevinç ve dirilişin
sembolüdür.
Hilâl
motifinin bir sembol olarak VII. yüzyıldan itibaren İslâm dünyasında
kullanıldığı ifâde edilmektedir. Anadolu’daki Türk-İslâm mimarisinde
hilâl karmaşık kompozisyonlar içinde yer alır. Hilâl şeklindeki bina alemleri
(minare, kubbe ve sancak direği gibi şeylerin tepesinde bulunan ay yıldız veya
Lâle gibi metal tepelik) en çok Osmanlılar döneminde kullanılmıştır.
XVI. yüzyıl
ortalarında Batı’da yapılan Kanûnî Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan
gravürlerinde de hilâl motifine çokça yer verilmiştir. Bunlardan birinde
pâdişahın resminin yanına üç hilâlli bir arma yerleştirilmiştir. Hürrem
Sultan’ın giydiği elbise de hilâl motifleriyle süslüdür. Bir diğerinde pâdişah
cuma namazına giderken elinde hilâl alemli bir âsâ taşır. Bir başka
minyatürde ise Süleymaniye Camii’nin göründüğü bir kapının önünde ayakta duran
pâdişahın arkasındaki kapıda başı hilâllerle süslü bir fil tasvir edilmiştir.
Sancakta ve kapı üzerinde de hilâl bulunur.
Batıda Hristiyanlığın sembolü haç,
doğuda İslâm’ın sembolü hilâldir.
Kızılay (Hilâl-i Ahmer) ile içki ve
uyuşturucularla mücadele etme amacını güden Yeşilay (Hilâl-i Ahdar) gibi
müesseselerin sembolü hilâldir. Bazen tek, bazen da bir veya birkaç yıldızla
birlikte Azerbaycan, Cezayir, Kamerun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Malezya,
Moritanya, Pakistan, Singapur, Tunus, Türkmenistan gibi İslâm ülkelerinin
bayrak motiflerinde de hilâl bulunur.
Hilâlin ibâdet
takvimindeki rolü, Kur’ân-ı Kerîm (Bakara sûresi, 189) ve hadislerde Allah’ın
âyetlerinden biri şeklinde gösterilmesi ve ona yemin edilmesi, ayrıca Hz.
Peygamber’in Sa‘d b. Mâlik b. Ubeysır el-Ezdî’ye üzerinde hilâl bulunan bir
sancak vermesi sebebiyle Müslümanlar tarafından İslâm’ın sembolü kabul edildiği
söylenebilir.
Kaynak: Dr.
Muhittin Eliaçık’ın “İstiklal ve Hilâl” konulu konferansı. Nebi Bozkurt,
Diyanet İslâm Ansiklopedisi.
‘’Sana hilâl şeklinde yeni doğan ayları
sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir...’’ (Bakara sûresi-189)
‘’Sana hilal şeklinde yeni doğan ayları sorarlar…’’ Rûh nûrunun üzerine doğup parlatması sonucu kalbi doğuşları sana sorarlar. ‘’De ki: Onlar, insanlar….. için vakit ölçüleridir.’’ Allah yolunda amel etmenin, kalp beytini tavaf etmenin ve mârifet makamında vakfeye durmanın vâcip olduğu vakitleri belirleyen ölçülerdir.(İbnü’l Arabî Hz. Tefsir-i Kebîr Te’vilât)
Kalplerimize Hilâl’in doğması dileğiyle…