Sûfiler, ilahi
isimleri alemin var oluşunun sebebi olarak görürler. Varlıkların vücudunun
zuhura gelişi
isimlerle olmaktadır. Alemdeki bütün varlıklar Allah ‘ın isimlerinin mazharıdır. Her isimde Allah ‘ın bir veya birkaç isminin tecellisi vardır. İsmin menşei sıfat, sıfatın menşei ise ZAT ‘tır. Bu isimler bir yönüyle isimlenene, diğer yönü ile ‘’hakikat ‘e’’ delalet eder. Dolayısı ile isimler birer nisbet olup bir ASLA rücu ederler.
isimlerle olmaktadır. Alemdeki bütün varlıklar Allah ‘ın isimlerinin mazharıdır. Her isimde Allah ‘ın bir veya birkaç isminin tecellisi vardır. İsmin menşei sıfat, sıfatın menşei ise ZAT ‘tır. Bu isimler bir yönüyle isimlenene, diğer yönü ile ‘’hakikat ‘e’’ delalet eder. Dolayısı ile isimler birer nisbet olup bir ASLA rücu ederler.
ALLAH ‘ın isim ve sıfatları: Cemâl ve Celâl diye iki gruba
ayrılır.
CELÂL kahır ve gazaba, CEMÂL mutlak güzelliğe delalet eder.
CEMÂL Hakkın zat ‘ı ile zat ‘ına tecelli etmesidir. CELÂL
ise en yüksek seviyede ululuğunu ifade eder. Bu nedenle CELÂL ‘in ALLAH ‘tan
başka hiç kimse tarafından bilinmesi mümkün olmadığından CELÂL ile ilgili
açıklamalardan sadece CEMÂL (İLAHİ GÜZELLİK) ve bu CEMÂL ‘in CELÂL ‘i
anlaşılmalıdır.
CELÂL ‘i müşahade Hakka özgüdür. Çünkü CELÂL Hakkın
kendisini bulunduğu halde gördüğü mertebedir.
CEMÂL ise Hakk’tan bize dönen bir şeydir. Hakk’ın bize
kendisini açmasıdır. CELÂL ise bizden münezzeh(uzak) olmasıdır.
İlahi isimlerin Alemde bulunuşları zat ‘ları itibariyle değil eser ve hükümleri
ile, hakikatleri ile değil misilleri iledir.
Bizim bildiğimiz İlahi isimler aslında isimlerin
isimleridir. ALLAH dendiği zaman bu ismin manası, Rahman dendiği zaman ise o
ismin sureti söylenmiş olur.
RAHMAN, NEFES İLE
İLGİLİDİR. Nefes ile ilahi kelimeler, Alemin zuhur ettiği HÂLA mertebelerinde
zuhura gelir. Zat ‘ın bir olmasının yanında çokluğu, kesretin oluşum sebebidir.
Bunun sebebi manalarının çok olmasındandır.
Bu isimlerin içinde bazıları vardır ki hepsine öncülük
ederler.
Hakkın ismine câmi olan ilk imam isim ‘ALLAH’ tır. Zat ‘a
delildir, biz ZÂT’ı tenzih ettiğimiz
gibi delili de tenzih ettik. Bütün isimlerin imamı 7 ‘
dir.
HAYAT - İLİM - İRADE - KUDRET - SEMİ – BASAR – KELAM
İsimler sonsuz olmakla beraber hepsinin delalet olunanı tek
bir ZAT ‘tan ibaret olduğundan bu çokluk aslında tek bir hakikattir.
Alemin zat ‘ı, Kâdir isminin zat ‘ ından ortaya çıkmıştır.
Bu da bir isimdir.
İnsan bu aleme Cemâl ‘den Celâl ‘e gelmiştir. Tekrar Celâl
‘den Cemâl ‘e dönmek için Celâl yoluna
sûluk (yolculuk) vardır.
Cemâl ve Celâl ‘i kendi nefsinde bulamayan kimse başkalarına
mürşid olamaz. Bütün basamakları geçmek ve menzilden menzile ulaşmak için cemâl
‘i ve celâl ‘i isimlere hizmet lazımdır.
İlahi zat ‘ın ahadiyetle (teklik alemi) başlayan kendini
açma anlamındaki tecelli süreci, yani kendinde bulunan isim ve sıfatların ortaya
çıkış serüveni insanla son bulur. Çünkü insan, ilahi isim ve sıfatların
tamamının en mükemmel şekilde zûhur ettiği tek varlık alanıdır. Hakkın
kemâlatını yansıtan en mükemmel aynadır.
HAYY (Hayat), ALİM (İlim), MÜRİD (İrade) ve KADİR (Kudret).
Bu esma ‘lar Evtad -ı
erbaayı (4 direk) meydana getirmektedir.
Her devirde;
Hz.İdris
Hz.İlyas,
Hz.İsa
Hz.Hızır
‘a ait alemin dört yönünü koruyan hakk tarafından tayin edilen 4 zat bulunur.
Abdülhayy, Abdülhalim, Abdülmürid, Abdülkadir.
Bunlardan her biri Kabe ‘nin bir rüknü ‘ nün
(köşesinin) sahibidir.
ŞAM, Hz. Adem ‘in ;
IRAK, Hz. İbrahim ‘in; YEMEN, Hz. İsa
‘nın ; Hacer ‘ül Esved, Hz. Muhammed ‘in kalbi üzerinedir.
İnsan –ı Kâmil ‘in sağ eli Hacer-ül Esved, Kalbi Kâbe,
cesedi Harem-i Mutahhara, Sırrı Arafat, Nefsi Muhasseb ‘ dir.
Kabe kapısı ve penceresi olmayan, girilemeyen, idrak
edilemeyen Allah’ın ZÂT’ını sembolize eder.Hacer-ül Esved Allah’ın kainattaki
sağ elini temsil eder. Biz ona biat ederiz.
İnsan_ı Kamil’ler de Peygamberin hakikatini gösteren en
temiz AYNA’
Harem-i Mutahhara- Hz.Peygamberin şerefli kabirlerinin
olduğu yerdir.
Arafat- Adem olan ruh ile, Nefs olan Havva’nın(Heva)
birleştiği yer. Ruh ile nefsini birleştirmeyen Arif olamaz. Arif olan her daim
ARAFAT’tadır.
Muhassep- Mekke yolunda, Mina üzerinde bir
yerdir.Peygamberimiz hac dönüşü oraya uğramış ve bir miktar dinlenmiştir. Onun
için oraya uğramak sünnettir. Muhassep Mekke’nin dışında olması (kalp makanının
uzağı) nedeniyle ceset ve nefs gibi olup hayvani nefsin eseridir.