3 Nisan 2017 Pazartesi

HİCRİ  AYLAR:
Hicri Takvim; Hz. Muhammed (sav.)’in, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicreti esas alınarak kabul edilmiş bir takvim çeşididir. Takvim; zamanı yıllara, aylara, haftalara ve günlere göre ayıran yöntemdir. 1 Ocak 1926 yılından beri Cumhuriyet’in kabulü  ile birlikte, ülkemizde Milâdi takvim  uygulanmaktadır.
Hicri Takvim; ayın dünya etrafında 12 kere dönüşü (354 gün), Milâdi takvim ise; dünyanın güneş etrafında 12 kere dönüşü (365 gün) esasına dayanır. Milâdi Takvim de, Hz. Îsâ’nın doğuşu başlangıç kabul edilir.
’ Doğrusu Allah katında, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında ayların sayısı on ikidir, bunlardan dördü (içinde savaşılması) haram olanlardır. Bu dosdoğru dindir.
Bu aylarda kendinize zûlmetmeyin, müşrikler sizinle savaştıkları gibi siz de onlarla topluca savaşın. Allah’ın korunanlarla beraber olduğunu bilin’’ (Tövbe Sûresi- 36)
Hicri aylar:  1.Muharrem,  2. Sefer,  3. Rebîu’l-Evvel, 4. Rebîu’l-Ahîr, 5. Cemazil-Evvel, 6. Cemazil-Ahir,  7. Recep,  8. Şaban,  9. Ramazan,  10. Şevval,  11. Zu’l-Ka’de, 12. Zu’l-Hicce’dir.

İslâm’dan önce Hz. İbrâhim’den beri süren köklü bir geleneğe göre Araplar, yılın dört ayını ‘’Haram Aylar’’ sayarlardı. Bu aylarda savaşmak büyük günah, işlenen zûlüm ise büyük zûlüm sayılırdı. ’Ey Muhammed! Sana kutsal ayı ve o aydaki savaşı sorarlar. De ki; o ayda savaşmak büyük suçtur’’ (Bakara-217) Bu haram aylar:
Zilkade, Zilhicce,  Muharrem ve  Recep aylarıdır.
Şeyh-ül Ekber, Muhyiddin İbnü’l Arabî Hazretleri, hicrî ve haram aylara bâtınî açıdan yorum getirmiştir. (Muhyiddin/dini ihya eden)
‘’Hak Teâlâ katında  bir takım merhaleler vardır ki kalp bu derecelere, ya zamanı geldiğinde ya da anlamına vâkıf olduğu takdirde yükselir. Eğer bunlara anlamı bakımından ulaşmışsa bu ancak birkaç günlük gerçekleşir. Ve bu anlamalar o zamanlarla uyum içerisinde olduğu takdirde, o yıl bitene kadar, ancak o zaman diliminde bu anlamlara vâkıf olur. Her yeni yıl geldikçe, o zaman diliminde, fıtratındaki arınmışlık ve göstereceği gayret miktarınca bilgisinde artış olur.’’
Zira yılın içindeki aylar, manevi yolların başlangıçları ve sonlarını, temel ve nihai ilkelerini sembolize ederler.
1-MUHARREM: Hicrî yılın ilk ayı olup, aynı zamanda ‘’haram’’ aylardandır. Müride bu ayda çizgiyi aşması haram kılınmıştır. ‘’Bu aynı Kâbe’de hac yapmaya niyetlenen kulun ihram giyerek bazı yasaklara uyması gibidir’’ Bu ayda; Hicret’in 60. Yılında, 10 Muharrem’de, Kerbelâ’da, Hz. Peygamber’in sevgili torunu Hz. Hüseyin ve ailesinden 72 masum kişi Muaviye’nin oğlu Yezit tarafından (30.000 kişilik ordu ile) şehit edilmiştir. (Kerbelâ vakıası acı ile anılmasına rağmen, bu ayda Hz. İbrâhim ateşten, Hz. Yunus balığın karnından kurtulmuş, Hz. Îsâ göğe yükselmiş, Hz. Âdem affedilmiş, Hz. Nûh’un gemisi Cûdi dağı üzerine oturmuştur) Muharrem ayının 10. Günü 40 çeşit birbirinden farklı malzeme karıştırılarak Aşûre yapılır. Bu farklılıkları birleştirmek olup, Tevhid’in ağız tadına yansımasıdır
2-SEFER: Müridin göstereceği gayretle, kışın yeryüzündeki tomurcukların açmaması ve tohumların kuruması gibi, alışıklık ve bağımlılık otlarının sararması ve muhalefet ağaçlarının kurumasını temsil etmektedir. Silme, süpürme anlamındaki Sefer Ay’ı, toprağın yeni ve taze tohum ve polenlere hazır hale gelmesi için, zararlı ve zehirli otlardan arındırıldığı gibi, müridin bu zaman diliminde göstereceği gayretle hata ve kusurlarından soyutlanması demektir.
3- REBÎ’UL-EVVEL: İlkbahar. İnsanlarla ilişkiler (muamelat) baharının tomurcuklarının açmasını sembolize eder. (12. Gün Hz. Muhammed’in doğumu. Mevlüd Kandili)
4- REBÎ’UL-AHİR: İkinci bahar.  Öneminden dikkatleri üzerine çeken düşünce ve tefekkür çiçeklerinin açmasını temsil eder. Bu sûfilerin ‘’zevk’’ diye isimlendirdikleri, tecellilerin başlangıç ilkelerinin birinci evresini temsil etmektedir.
5-CEMAZİL EVVEL: İlk donma. Hallerde donukluk. Bu ayda varit olan sırlar karşısında müridin katılaşması ve donması demektir.
6- CEMAZİL ÂHİR: İkinci donma. Ulaşılan sırlardaki donukluk. Bu sefer varit olan nûrların müridi dondurup katılaştırarak mecalsiz bırakması demektir.
7- RECEP: (Haram ay, üç ayların başlangıcı) Korkma, saygı ve huşu duyma anlamındadır. Burası ‘’Ferdâniyet Mâkamı’’ olup, bu makam müride ait olmadığından, o makamda kendisini perdeleyecek O’ndan başka bir şey ‘’gayr’’ olmaz. Recep Ay’ı varidat ve tecellilerin bol bol yağmasından kaynaklanan ürkme ve huşuyu temsil eder. (Regâib ve  Mirac Kandilleri)
8- ŞABAN: Dallara ayrılma ve toplanma anlamındadır. Her iki tarafla ilgili olduğu halde, onlardan birisinde değil de, her iki tarafa bakan yüzü sebebiyle yalnızca ortada duran berzaha ait konuların, yine berzahta ayrışmasını sembolize eder. Bu makam değerlendirme mevziidir. (Berat Kandili)
9-RAMAZÂN: Güneşte kavrulmuş toprak anlamındadır. Ayetlerin ispatı için harikulade, sıra dışı kerametlerin zuhûr etmesi demektir. Bu ise kişinin makamına göre, ya  Nübüvvet veyahut Velâyet içindir. Fakat bugünkü zamanımızda bu  ancak Velâyet için mümkündür. Çünkü hem Risâlet, hem de Nübüvvet artık bitmiştir. (Oruç, Kadir gecesi)
10- ŞEVVAL: Ayağa kalkma ve taşma anlamındadır. Vûslata ermiş bir mürit için perdelerin kalkmasını temsil etmektedir.Veya müridin vûslata erme esnasında âlemin sırlarıyla ilgili perdelerin kalkması anlamına gelir ki, bu yolla kişi, insanların nasıl Allah’a rehberlik edip dâvet edeceğini öğrenmiş olur. (Hac ayı, Arife, 1. Bayram, Tabiatın ferahlaması)
11-ZU’L-KA’DE: (Haram ay) Oturma anlamındadır. Yolun başında bulunanların artık oturup olgunlaşmasını sembolize eder. Ya da irşat ve rehberliğe hazır olmasını temsil eder. (Hac ayı)
12-ZU’L-HİCCE: (Haram ay) Hac ayı yani yolculuk anlamındadır. Yolcuların tahalluk ve tahakkuk ehli (ahlâkın yetkinleşmesi) olmaları sebebiyle Tevhidi-i Ef’al’den Tevhid-i Sıfata, Tevhid-i Sıfat’tan Tevhid-i Zât’a (Fenafillah mertebeleri) doğru yolculuk yapmalarına kanıt olmaktadır.  (Hac ayı, Arife, 2. Bayram, Nefsin özgürleşmesi)

İşte burada asıl amaçlara ulaşılır. Görülebilen ve görülemeyenler birleşirler ve böylece himmetler ve istenenler tek bir noktaya odaklanır. Tam bu noktadan itibaren ilâhi makamlarda başka bir oluşum ve zuhûr gerçekleşir. Mûvaffak kılan yalnızca Allah’tır ve her hâlükârda tam anlamıyla övgü ve teşekkür ancak Allah’a aittir. (İbnü’l Arabî Hz. İsm’î Âzam Syf. 177-179)
Hicret(Hıcr-et): Medine’ye hicret eden Mekke’li Müslümanlar (Muhâcirler); Rûhanî kuvvetlerdir ki, onlar zât makamından sıfatlar makamına göç (Hicret) etmişlerdir. Onlara yardım eden Ensar (Medine’li mûhacirler) ise rûha yardımcı olan nefsten mümin ve mutmain kuvvetlerdir (Hz. Peygamber nefsini Müslüman kılmış ve bu konuda zevceleri ona yardım etmiştir). Peygamber’in Medine’den Mekke’ye dönüşü Cem’e (birliğe) işârettir. (Bursevî Hz.leri)
Peygamberin hicreti, vakti gelene nefsten rûha yolculuğun nasıl olması gerektiğini göstermek içindir. Mekke’nin fethi Bekke’nin fethidir. ‘’B’’ harfi Peygamber’in mübarek vücudunu yani berzahı temsil eder. Bu bir miraçtır. Miracın dönüşü Hakk-el Yakîn’dir.
Hac;  Amaca ve maksada yani kalbe yönelmektir. Umre;  ziyaret anlamındadır.
Ramazan: Allah’ın isimlerindendir (Samet ismi ile aynı anlamdadır ve ihtiyaçsız demektir). Ramazan ayında Namaz kılmak, Allah’a namaz kılmaktır. Ramazan ayının yarısı Allah’a, yarısı kula aittir. Aynı Fâtiha sûresi gibi. Gündüz Allah’a aittir. Allah ‘’Oruç benim içindir’’ ecri bana aittir demiştir. Çünkü oruç tenzihtir ve tenzih Allah’a aittir. Gece kula aittir. Yemek, içmek serbesttir. Namaz nûr, oruç aydınlıktır. Ramazan ayında (ay demek zorunludur) cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır. Ramazan ayında oruç tutmak Müslüman, yetişkin, akıllı, sağlıklı ve yolcu olmayan herkese farzdır.
’Ayı hilâl gören kimse oruç tutsun’’ (Bakara-185). Âriflerin kalbinde Mârifet hilâli doğduğunda oruç tutmak farzdır. Hilâlin her şehirden farklı görülmesi ve hiçbir şehir halkının diğerinin durumunu bilmemesi, herkesin Hak karşısında kendi nefsinden yükümlü olduğunun göstergesidir. İnsanın bedeni ve güçleri onun şehri (Hicr), bölgesi ve tebaasıdır. Sen başkasından değil, kendi güçlerinden sorumlu bir çobansın. Bu yüzden, herkes kendi adına mücadele eder.
DİNİ GÜNLER: Regaip Kandili: Hz. Peygamberin annesi Âmine’nin rahmine düştüğü, Allah’ın Rahmet ve bağışlamasının bol olduğu, duaların kabul edildiği gece.
Mevlüt Kandili: 571 YILI Rebiülevvel ayının 12. Günü, Hz. peygamberin mübârek vücutlarının teşrifi.
Miraç Kandili: Hz. Muhammed’in Allah’ın çağrısı ile göğe çıkıp mirac yaptığı gece.
Berât Kandili: Günahların affedildiği, kulun dualarına Allah’ın karşılık verdiği gece.
Kadir gecesi: Kur’ân’ı Kerim’in Hz. Peygamber’e vahyedilmeye başlandığı gece olup, Ramazan ayının son üçte birlik bölümünde olduğuna inanılır. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
Ramazanı sabır, zorluk ve gece gibi düşünürsek Kadir, yani Allah’ın mânâsının tecellîsi olan Kur’ân’ın idrâki, ancak bu zorluğa katlananlara inmektedir.
Gecenin son üçte biri ne demektir? Allah gecenin son üçte birinde dünya Semâ’sına tenezzül ederek ’var mı benden bir şey isteyen’’ diye sorar.
İnsan bütünüyle gecedir. Beden, nefs ve rûhtan ibarettir. Kim ki beden (varlık) ve nefsinin esaretinden kurtulur, O rûhtan ibaret olur. Bu da son üçte birlik bölüm olup Allah’la irtibat kurulan, mânânın indiği yerdir. (Burada dua kendinden kendinedir)
Arife: Allah’ın bize vacip kıldığı, kendisini bilme makamı sayılmıştır. Allah’ı bilmek, iki yarım teşkil eder. Birinci yarım zâtı bilmek, diğer yarım ise O’nun ilah olduğunu bilmektir. Allah hakkında elde ettiğimiz şey, bilginin dörtte üçüdür.
Bir çeyreği ise, hiç bir zaman bilemeyiz. Bu nedenle arife günü diğer günlerden eksiktir.
Bayram: İki tanedir. 1. Bayram tabiatın ferahlaması olan şeker/şükür bayramı, 2. Bayram nefsin kurtuluşu olan kurban bayramıdır. Bu bayramda kurban kesilir (Nefsin kurban edilmesi)

Bilgi: Bu yazıda Hz. Peygamberin geçirdiği gelişim aşamaları anlatılmak istenmektedir. Bu aşamalar on iki mertebedir ve Peygamberdeki Muhammedî hakikatin doğuşu ile başlar, nefsin özgürleşmesi yani rûha tabi olması ve 2. Bayram ile sona erer. Her varlık istidâdı ölçüsünde bu mertebelerden pay alacaktır.