6 Ocak 2025 Pazartesi

HABBE:

Habbe nedir? Habbe; Çekirdektir, tohum ve Özdür. Tasavvufta söz, canlı bir tohumdur, Habbe’dir ki, ehlini buldu mu, vücûd bulur. Her Habbe dirilir, vücûda/mevcûda gelir de Dabbe olur. Dabbe; debelenen canlıdır. Her türlü canlı Dabbe dir.

Dabbe kelimesi Kur’ân’ı Kerîm’in Neml Sûresi 82. ayetinde şöyle geçer ‘’Ve kıyamet saati yaklaştığında, onlara verdiğimiz azap sözü onları gelip bulduğunda, yerin altından canlı bir varlık (Dabbe) çıkarırız.’’ (Kıyam-et ayağa kalkmaktır. Azap tat almaktır. Burada sözü geçen Dabbe de ölü olan kalbin canlanmasıdır. İşte o zaman insanın kıyameti kopar ve ölü iken dirilir, Allah’ın azap olarak ifâde ettiği tadı/lezzeti alır.)

Hubb kelimesi HABBE kökünden gelir. Hubb Sevgidir.

Sevgi; İnsanı bir kimseye veya bir şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel duygudur. Burada söz konusu olan Allah sevgisidir ve bu tür bir sevgi tecellî ölçüsündedir.

Sevgi makamının dört adı vardır. Bunlardan birincisi ‘’el-Hubb’’dur. Hubb kelimesi hem sevgi ve muhabbet, hem de tohum anlamına gelir.  Fiil olarak da hem sevmek hem de tohum ekmek anlamındadır. Hubb hâlis sevgidir.

İkincisi ‘’el-ışk’’ dır. Aşk sevgide ifraddır, aşırılıktır. Yani aşırı bir dereceye ulaşmış sevgidir. Bu tür bir sevgi, insanı bütünüyle kuşatır, sevgiliden başka hiçbir şeyi gözü görmeyecek şekilde insanı kör eder. Bu hakîkat insan vücudunun bütün organlarına, bütün duygularına ve rûhuna işler, damarlarındaki kan gibi her yerinde deveran eder. İnsan bu dereceye ulaştığında başkasıyla konuşurken bile, sevgiliyle konuşur, başkasından bir şey duyduğunda sevgiliden duymuş olur, her nereye baksa sevgiliyi görür. Bu sevgi ‘’ışk’’ diye adlandırılır.

İşte Yusuf sûresinde geçen kıssada Züleyha’nın aşkı böyle bir aşktır ve damarı kesildiği bir gün kanı ‘’Yusuf, Yusuf’’ diye akar. Aynı şekilde Hallac-ı Mansûr da parçalandığında kanı toprağın üzerine ‘’Allah, Allah’’ diye yazar. Bunlar gerçek âşıklardır. İnsandaki gerçek AŞK, kişinin kendi içindeki kutsala duyduğu Aşk’tır.

Sarmaşık da ‘’Işk, aşk’’ kökünden türer ve hangi ağaca sarılırsa onun tüm besinini alır, onunla beslenir. Aynı âşıklar gibi… Aşk Allah’ın kendi yaratıklarına verdiği en kıymetli armağandır. Işk/aşk kelimesi Kûr’an’da geçmez.

Üçüncüsü ‘’el-vedd’’ dir. Allah’ın ‘’Vedûd’’ ismi bundan türer. Bu sevgiyle nitelenmiş insan sebatlıdır,  kararlıdır ve hiçbir şey ondaki bu hali değiştiremez. Hoşa giden ya da hoşa gitmeyen durumlarda etkisi aynı sürekliliktedir. ‘’İmân edenler ve salih amel işleyenler için Rahman, kararlı bir sevgi yaratacaktır’’ (Merhem Sûresi, 96) ayeti bu tür sevgiye delildir.

Dördüncüsü ‘’el-Hevâ’’ dır.  Hevâ’nın iki anlamı vardır. Birincisi; aşkın kalp içine inmesi ya da düşmesidir. Bu düşüş, sevginin gayb âleminden şehâdet âlemine inerek kalpte zuhûr etmesidir. İkinci anlamı ise; bir tutku ya da birdenbire ortaya çıkan bir sevgi yönelimidir. Bu tür sevgi türü şeriât hükümlerine uygunluk göstermez. Çünkü böyle bir sevgi eğilimi, senin yolunu şaşırtır, seni telef eder, sana gösterilen ve senin üzerinde yürümen istenilen yolda seni kör eder.  ’Ey Davûd! Seni yeryüzüne halife yaptık. Öyleyse, insanlar arasında hakla hükmet ve sakın ‘’hevâ’’ na uyma. Sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır...’’ (Sâd sûresi, 26) ayetinden de anlaşılacağı gibi bu istenilen bir sevgi değildir. Yanlış yönlendirilmiş sevgidir. Allah insandan, sevgisini,  gösterdiği ’Tek hakikate’’ bağlamasını istemiştir.

Seni Hakk’tan ne alıkoyuyorsa o senin putundur. Ne zaman kalbin Hakk’tan başkasına meylediyor ve ona bakıyorsa o senin hevândır. Allah ‘’Hevâsını ilâh edineni gördün mü?’’ (Fûrkan sûresi- 43) buyuruyor.

Allah, Kendisinden başkasına muhtaç değildir. Aynı şekilde Allah, yaratılmışlarda, Kendisinden başkasını sevmez. Demek ki, her aşığın, sevenin gözü içinde her sevgide, her sevgilide O zâhir olmaktadır. Varoluş içinde sadece Tek bir seven vardır. Dolayısıyla âlem hem sevendir, hem sevilen. Bütün bunlar hep O’na döner. ’’Allah sadece Kendisine tapmanızı (ibâdet etmenizi) emretti…’’ (İsrâ sûresi, 23)

Hiç kimse kendi Yaratıcısından başkasını sevemez. Çünkü insana, paraya, mevki veya âlemdeki herhangi bir şeye karşı duyulan sevgi türü içerisinde Allah gizlenmiştir. (Aslında kim neyi sever ve meylederse Allah’ı sevmektedir. Yaradılmış her şey Allah’ın bir tecellîsidir)

İbnü’l Arabî Hz. İlâhi aşk Syf. 81-59

O halde Habbe vücûd toprağımıza atılan sevgi ve muhabbet tohumu, Dabbe ise o tohumun hayat bulmasıdır.